Kastamonu Küre Dağları (Çatak, Horma, Valla Konyon, Ilıca Şelalesi, Ilgarini, Mantar, Ejder Mağara)
Güncelleme tarihi: 23 May 2020
12-14 Ekim 2018 tarihleri arası yaptığımız ve çadır kamplı bu etkinliğimiz yorucu ancak bir o kadar da keyifli bir etkinlikti. Ankara-Kızılcahamam'dan başlayan yolculuğumuz, Kastamonu Pınarbaşı ilçesinde sabaha doğru sabah kahvaltısı molası ile başladı. Sabah Azdavay Çatak kanyonu için aracımız ile yola koyulduk. Yükseğe doğru çıktıkça, aşağıda sis tabakası size bulutların üstünde izlenimi veriyor. Belirli bir yerde durup, orman içinden Çatak Kanyonu seyir terasına doğru yol aldık. Seyir terasına vardığımızda gerçekten muhteşem bir manzara, seyir terası ayrı bir güzel sizi karşılıyor. Buradan ayrılıp Pınarbaşı Horma Kanyonuna gitmek için yola koyulduk. Horma Kanyonu'nda hummalı bir çalışma vardı. Kanyon içine metal karkaslı ahşap yol yapılmış ve yapım devam ediyordu. Zorlanmadan kanyonda yürüyorsunuz. Bu imalatın sonuna kadar gittik, inşaat hala devam ediyordu. Bu gidişin diğer tarafı Ilıca Şelalesi, oraya kadar gider mi bilmiyoruz, ancak olursa harika olur. Buradan sonra essiz güzelliği ile Ilıca Şelalesine gittik, araç tam yanına gidemiyor, biraz yürümek gerekiyor. İşimizde bu zaten doğada yürümek, ancak bu gün için planladığımız Valla kanyonunu görmek, Ilgarini Magarası bölgesine gidip çadırları kurmak ve yemek yememiz gerekiyor, zaman ile yarışıyoruz. Şelaleden ayrılıp Valla Kanyonuna gittik, orada da hem araç ile gittiğimiz yol çok zor hemde yayan yürüdüğümüz yol günün yorgunluğu ile çekilecek gibi değil. Plan bu uymak lazım. Karşımızda tahta merdivenleri ve terasları ile Valla kanyonu. İki akarsu birleşip Valla Kanyonundan Karadenize doğru yol alıyor. Burada da muhteşem manzara, akşam güneşi de batmak üzere daha da güzel. Aracımızın yanına gidip, oradan olabilecek en hızlı şekilde Ilgarini Magarasının bulunduğu ormanlık alana varmak amacımız. Öyle de yaptık, yeşil bir alan, çeşmeli bir bölgeyi kamp alanı olarak belirleyip, çadırlarımızı kurduk. Çadırını kuran akşam yemeği hazırlıklarına girişiyor hemen. Kimisi odun topluyor, ateş yakıyor, kimisi malzeme hazırlıyor. Hazırlıklar tamamlanınca akşam yemeğimizi yiyoruz. Ateş etrafında kamp sohbeti, günün değerlendirmesi ve yarınki planımızı konuşuyoruz. Bölgeyi bilmiyoruz, sorduğumuz yöre sakinleri Ilgarini Magarasına rehbersiz gidilemeyeceğini belirttiler. Biz kendi doğa bilgilerimize göre ve gprs, pusula, harita desteği ile buluruz dedik. Gece kesin sessizlik ile birlikte günün yorgunluğunu attık. Sabah mükemmel bir kahvaltı, çadırlarımızı topladık, çantalarımızı araca koyduk, yanımıza günlük ihtiyaçlarımızı alarak Ilgarini Magarasının yolunu tuttuk. İlk aşamada belli belirsiz yönlendirmeler var. Ormanlık alana bir yerden giriş yaptık. Patika bir yol, çok belirgin değil, biraz yürüyünce yanlış yola girmişiz, o yol bizi ormandan çıkarttı. Tekrar bir plan yapıp, biraz zaman kayıp ederek doğru olduğunu düşündüğümüz orman içi patikaya girdik. İlerleyen yerlerde yine belirli belirsiz yol çizgileri oluşturulmuş, patika da kendisini gösteriyor zaten doğru yolda olduğumuzu anlayınca rahatladık. Sürekli tırmanış ve ormanlık-kayalık alanlardan geçerek Ejder Çukuruna geldik, orada biraz vakit geçirdik, dinlendik. Ejder Çukuru dibi gözükmeyen büyük bir çukur, görmek için de zaten kenarına yaklaşamıyorsunuz, korunaksız, tehlikeli. hakkında çok hikayeler var. Biz yola devam diyoruz. Aslında giderken Mantar Mağarasına da uğrayabilirdik, ancak onu dönüşe bıraktık. Devam edip Ilgarini Magarasına vardık. İlk ağız kısmı gayet geniş ve düzgün yarım ayı andırıyor. Biraz dışarıdan gelen ışık ile yol alabiliyorsunuz. Sağa doğru kıvrılınca karanlık oluşuyor, fenerler ile giriyoruz. Gidebildiğimiz kadar içine giriyoruz, geniş, ferah ve nem, küf kokulu. Sarkıtlar, dikitler, ıslaklık. Zeminde kaymamaya gayret gösteriyoruz. Burada işimiz bitince tekrar geldiğimiz yoldan geri dönüyoruz. Giderken görmediğimiz Mantar Mağarasını görüyoruz. Değişik, biraz işlem görmüş bir girişi var. İçine girdiğinizde karanlık, nem ve küf kokusu içinde ortada mantara benzeyen bir sarkıt-dikit var. Gözlem ve ziyaretimizi yapıp, yolun geri kalan kısmına devam ediyoruz, aracımızın yanınına kadar yürüyoruz. Oradan aracımıza binip Pınarbaşı'na geliyoruz. Yemek, mola, dinlenme, gözlem sonrası geri dönüş başlıyor. Kızılcahamam, oradan da Ankara. Güzel, keyifli, farklı bir coğrafyada doğal güzellikler ile dolu bir kamplı yürüyüş etkinliğimiz sona eriyor. Bir sonraki için gün sayıyoruz.
Comments